İkincil osteoporoz nedenleri arasında hastalıklar ve ilaçlar önemli yer tutmaktadır. Özellikle kronik hastalıkların önlenmesi, kontrol altına alınması ve tedavisine yönelik olarak uzun süre kullanılan bazı ilaçların ikincil osteoporoz oluşumunda rol oynadığı bilinmektedir. Kemik metabolizmasını çeşitli şekillerde etkileyen bu ilaçlar, kişilerde osteoporoza yol açmakta ve osteoporoz birincil hastalığın gölgesinde uzun yıllar asemptomatik olarak saklanarak ilerleyen zaman içinde komplikasyonlara neden olmaktadır. İkincil osteoporoz nedenlerinin önemli kısmını oluşturan ilaçların etki mekanizmalarının bilinmesi osteoporozdan korunma ve erken tanı açısından önemlidir. Makalede ikincil osteoporoza neden olan; alüminyum içeren antiasitler, antidiabetikler, antiepileptikler, antikansorejenler, antikoagülanlar, antihipertansifler, glukokortikoidler, immünsüpresifler, proton pompa inhibitörleri, selektif serotonin geri alım inhibitörleri ve tiroid hormonlarının etki mekanizmalarına detaylı olarak yer verilmiştir. Türk Osteoporoz Dergisi ; Osteoporoz oldukça bilinen tanımı ile düşük kemik kütlesi ve kemik mikromimarisinde bozulma sonucu kemik kırılganlığında artış ile karakterize sistemik bir kemik hastalığıdır 1. İlk olarak bu tanım yılında ifade edilmiş ve ardından Dünya Sağlık Örgütü tarafından da kabul görmüştür. Ancak ilk sınıflaması bu tanımdan önce Riggs ve arkadaşları tarafından yapılmış, Tip I ve II olarak ifade edilmiştir Bu sınıflandırmada Tip I normal süreçteki menopoz ile ilişkili, endojen östrojen hormonunun eksikliğine bağlı olarak gelişen, ve artmış trabeküler kemik kaybı ile karakterize bir durumken, Tip II ilerleyen yaş ile ilişkili ve özellikle kortikal kemikle beraber trabeküler kemiğin de etkilendiği, kalsiyum, D vitamini ve parathormon ile ilişkili mekanizmaların ön planda tutulduğu bir durum olarak tanımlanmıştr 2. Osteoporozun tanımlanmasından önce ortaya çıkan tiplendirme gereksinimi özellikle tıp alanındaki teknolojik gelişmeler sonrası nedene, bir diğer ifadeyle etyolojiye yönelik olarak başlamıştır. Bu sınıflandırmaya göre osteoporozun ortaya çıkmasına neden olabilecek bir neden bulunmuyorsa birincil osteoporoz, pulmoner, endokrin, romatolojik, gastrointestinal ve malign hastalıklara, kullanılan ilaçlara ya da immobilizasyon, alkolizm, sigara gibi belirlenmiş nedenlere bağlı oluşuyorsa ikincil olarak tanımlanmaya başlamıştır 3,4. İkincil osteoporoz nedenlerinde önemli bir başlığı hastalıklar oluştururken diğer önemli başlık da ilaçlardır. Özellikle tıbbın ve farmakolojinin ilerlemesi ile konulan tanı sonrası kişiler uzun yıllar ilaç kullanmaktadırlar. Hastalıklar bu sayede kontrol altına alınırken uzun ilaç kullanımları sonrası kemik metabolizmasını çeşitli şekillerde etkileyen ilaçlar kişilerde osteoporoza yol açmakta ve osteoporoz birincil hastalığın gölgesinde uzun yıllar fark edilmeden saklanmaktadır. Alüminyum İçeren Antiasitler Mide mukozasının salgıladığı hidroklorik asidi nötralize ederek mide suyunun asitliğini azaltan ve ağız yoluyla alınan, lokal etkili ilaçlardır. Gastrik antiasitler de denilir. Özellikle duodenum ve mide ülserleri, gastroözefagial reflu, Zollinger Ellison sendromu, stres Seks Steroid Bağımlı Kemik ve kronik böbrek yetmezliğindeki hiperfosfatemi tedavisinde semptomatik olarak kullanılmaktadırlar. Antiasit ilaçlar kimyasal bakımdan, hidroklorik asit ile reaksiyona giren bazik metal tuzları veya hidroksidleridir. Metalin türüne göre gruplara ayrılırlar; Magnezyum, alüminyum ve kalsiyum gibi. Bunların farklı kombinasyonları antiasit ilaçların profilini oluşturur. Alüminyum bileşikleri kapasiteleri ve hızları en düşük olan zayıf antiasitlerdir. Etki mekanizmalarında Seks Steroid Bağımlı Kemik mide asidinin nötralizasyonun kademeli olarak azaltılması yavaş etki profili nedeniyle olur. Aluminyum bileşiklerinin mide asidi ile etkileşimi sonucunda ortaya çıkan aluminyum klorür, besin kaynaklı fosfatları suda çözünmeyen aluminyum fosfat şeklinde bağlar ve emilimini engeller. Ortaya çıkan hipofosfatemi kalsiyumun barsaktan absorbsiyonuna ve kemiklerden mobilizasyonunda artışa neden olur 5. Aluminyum en çok bilinen ve toksik elementlerden biridir. Özellikle apopitoza yol açarak çok çeşitli sistemlerde hastalıklara neden olduğu üzerinde durulmaktadır. Özellikle alzheimer, demans, parkinson ve amiyotrofik lateral skleroz gibi hastalıkların yanında mikrositer anemiye de yol açmaktadır. Vücuda besinler, su veya ilaçlar yoluyla girebilen aluminyum primer olarak kemikte biriktiği öngörülmektedir 6. Kronik dializ hastalarında ortaya çıkan kronik aluminyum yüklenmesinin kemik mineralizasyonu üzerine etkisi üzerinde durmuş ve bu durumun özellikle frajilite kırıklarında etkili olabileceğini ifade etmiştir 7. İlerleyen yıllarda ise aluminyumun kemiğe olan direkt etkisi üzerine şüpheleri olduğunu ve kemik içeriğindeki aluminyum miktarı ile bu ilişkiyi tanımlanamayacağını ifade etmiştir 8. Bu konuda netlik bulunmamasına rağmen özellikle kronik düşük doz aluminyum intoksikasyonuna maruz kalan kişilerde kemik üzerine direkt etkili aluminyum birikimi ilişkili olmasa da, kemik döngüsüne dolaylı etkisi hipofosfatemi yoluyla olacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Bu amaçla oluşturulan thiazodonlar TZD bu etkileri ile glisemik kontrolde etki ederler. Genellikle monoterapi seçenekleri içinde yer alırlar, ancak kombinasyon tedavilerinde de kullanılırlar 9. İki binli yılların başlarında antidiabetik etkilerinin yanında farklı etkileri de kilo artışı, ödem oluşumu, hepatotoksiste, kardiyovasküler yan etkiler, kemik döngüsü üzerine etkileri saptanmıştır Adipositlerin farklılaşmalarını ve fonksiyonlarını yönetirler. İnsülin hassasiyetinin önemli mediatörlerinden biri olan adiponektinde Seks Steroid Bağımlı Kemik artışa neden olurlar. Bu farklı ve karışık cevaplara rağmen yapılan çalışmalarda ortaya çıkan ana sonuç, kadın ve erkek cinsiyette vertebral ve non vertebral bölglerde kemik turnover markerlarını azalttıkları, ve kırık oluşumunda artışa neden olduklarıdır 11, Diabet süresinin uzun olması, yaşlanma, daha önce kırık geçirilmiş olması, kortikosteroid kullanımı olması gibi risk faktörlerinin bulunması kırık riskini bu grupta artırmaktadır Özellikle kemik döngüsü üzerine etkisi bilinen bu tip ilaçlar enzim indüksiyonu ile etki eden fenitoin, fenobarbital ve yeni nesil kabul edilen karbamazepin ve valproik asitdir Özellikle bu ilaçlarla uzun yıllar tedavi olan çocuklar ve gençler mineralizasyon defektleri osteomalazi ve rikets açısından risk taşırken erişkin populasyonda osteopeni ve osteoporoz riski ciddi oranda artmaktadır. Risk faktörleri açısından tüm hastalar takip edilmeli ve gerekli durumlarda özellikle Vitamin D replasman tedavisi başlanmalıdır. Önerilen dozlar koruyucu doz olarak IU vitamin D iken, eğer kesinleşmiş bir kemik hastalığı varsa günlük IU vitamin D gerekmektedir 4.
Anabolik steroidler nedir? Kullanmak zararlı mı?
Bone Mineral Density And Endogen Sex Steroid Hormone Association in Postmenopausal Healthy Women [] Anabolik steroid kullanımı ile bağımlılık arasındaki ilişki birçok etkene bağlı olabilir. Son olarak GC'ler, seks steroid hormonlarının üretimini azaltır ve oluşan hipogonadizm, kemik rezorpsiyonunun artmasına neden olabilir (5). Ödül. Anabolik steroid bağımlılığı bilinen bir olgudur. Ulusal Sağlık Bilimleri – Süreli Yayınlar VeritabanıAnabolik steroid enjekte eden birçok kişi, steril olmayan enjeksiyon teknikleri kullanabilir veya kontamine iğneleri diğer kullanıcılarla paylaşabilir. Anabolik steroidlerin zararları kas kütlesinde fazla artışa karşı organ hasarları karaciğer hastalığı, böbrek hastalığı, kalp-damar hastalığı iktidarsızlık erkeklerde jinekomasti memelerde yağ depolanması ile anormal meme büyümesi aşırı sivilce saç dökülmesi yağlı cilt sorunları boyun uzamasında negatif etki testislerin küçülmesi azoospermi sperm yoksunluğu kadınlarda adet düzensizlikleri, aşırı yüz veya vücut kılları ve daha derin ses sinirlilik depresyon veya intihar eğilimleri yüksek tansiyon kolesterol ve diğer kan yağlarında bozulma steril olmayan enjeksiyonların kullanımına bağlı viral ve bakteriyel enfeksiyon riskinde artış Araştırmalara göre anabolik steroidler bağımlılık yapar. Kutay Ordu Gökkaya, Barış Sitesi, Osteoporoz ile ilişkisi net olarak ortaya koyulabilmiş değildir. Anabolik steroidler, doğal olarak oluşan hormonların özelliklerini taklit ederek çalışırlar. Bu konuda herhangi bir çalışma olmamasına rağmen, yaygın olarak anabolik steroidlerin kadınlarda klitorisin geri dönüşümsüz genişlemesine neden olacağına inanılmaktadır.
Postmenopozal Saрlэklэ Kadэnlarda Kemik Mineral Yoрunluрu – Endojen Seks Steroid Hormon Эliюkisi
Osteoporoz kemik kütlesinde azalma, kemik dokusunun yapısında bozulma buna bağlı olarak kırık oluşum riskinin artmasıyla karakterize olan bir kemik hastalığıdır. Anabolik steroid kullanımı ile bağımlılık arasındaki ilişki birçok etkene bağlı olabilir. Ödül. Türk Nefroloji Diyaliz ve Transplantasyon. nin kemik üzerinde etkisi seks steroidleri, GH/IGF-I aksı gibi biyomekanik etkilerinden ziyade kemik fiz-. Anabolik steroid bağımlılığı bilinen bir olgudur. Son olarak GC'ler, seks steroid hormonlarının üretimini azaltır ve oluşan hipogonadizm, kemik rezorpsiyonunun artmasına neden olabilir (5).Alüminyum bileşikleri kapasiteleri ve hızları en düşük olan zayıf antiasitlerdir. Kronik dializ hastalarında ortaya çıkan kronik aluminyum yüklenmesinin kemik mineralizasyonu üzerine etkisi üzerinde durmuş ve bu durumun özellikle frajilite kırıklarında etkili olabileceğini ifade etmiştir 7. Genellikle bunları kullanan diğer gruplar şunları içerir: Rekabetçi sporlarla uğraşan veya güçlü bir başarı arzusu olan profesyonel sporcular ve vücut geliştiriciler. Doktorlar onları hormonal sorunları erkeklerde gecikmiş ergenlik veya kanser veya HIV gibi hastalıkların neden olduğu kas kaybı gibi ve bazı anemi türlerini tedavi etmek için reçete eder. Kutay Ordu Gökkaya, Barış Sitesi, E-Posta adresinizi doğrulamayı unutmayın! Steroidin yanlış kullanımı sivilceye, kafada. Tek başına monoterapi şeklinde uygulandığında kemik mineral yoğunluğunda artışa neden olurken, glukokortikoid ile oluşturulan kombine tedavilerde osteoblast diferansiyasyonunu ve artışını inhibe ederek kemik kaybına yol açtığı bulunmuştur Özellikle alzheimer, demans, parkinson ve amiyotrofik lateral skleroz gibi hastalıkların yanında mikrositer anemiye de yol açmaktadır. Kistler patlayarak iç kanamaya ve hatta nadir durumlarda ölüme neden olabilir. Indekslenme Türkiye Osteoporoz Derneği. Fonksiyonel serotonin tranporter mekanizması olarak tanımlanan ve serotonin geri alım inhibitörlerindeki kemik üzerindeki etkiyi sağlayan mekanizma osteoblastlar, osteoklastlar ve osteositlerde bulunmaktadır. Anabolik steroidler bağımlılık yapar mı? Serotoninin in vitro deneylerde osteoblast proliferasyonu and osteoklast diferansiyasyonunu sağladığı bilinmektedir. Özellikle omurgadaki kemik mineral kütlesi üzerine koruyucu etkisi bulunmaktadır. Yapılan bir araştırma ile yılları arasında anabolik steroid kullanımına ilişkin yayınlanmış vaka raporlarında 19 ölüm buldu; ancak birçok steroid kullanıcısının başka ilaçlar da kullanması, anabolik steroid kullanımının bu ölümlere neden olduğunu göstermeyi zorlaştırmaktadır. Kadınlarda anabolik steroidler erkekleşmeye neden olur. Metalin türüne göre gruplara ayrılırlar; Magnezyum, alüminyum ve kalsiyum gibi. Giriş Osteoporoz oldukça bilinen tanımı ile düşük kemik kütlesi ve kemik mikromimarisinde bozulma sonucu kemik kırılganlığında artış ile karakterize sistemik bir kemik hastalığıdır 1. Bu sınıflandırmaya göre osteoporozun ortaya çıkmasına neden olabilecek bir neden bulunmuyorsa birincil osteoporoz, pulmoner, endokrin, romatolojik, gastrointestinal ve malign hastalıklara, kullanılan ilaçlara ya da immobilizasyon, alkolizm, sigara gibi belirlenmiş nedenlere bağlı oluşuyorsa ikincil olarak tanımlanmaya başlamıştır 3,4. Anabolik steroidler nasıl çalışır? Araştırmalara göre anabolik steroidler bağımlılık yapar. Gün aşırı kullanımın bir koruyuculuğu bulunmamıştır. Posted on 20 Ocak 22 Nisan Diyet takviyeleri, özler veya konsantrelerden oluşabilir veya tabletler, kapsüller, likit ve toz halinde bulunabilir. Furosemid bu grup içinde en bilinenidir. Özgeçmişim, kanser tanı ve tedavisine dair çalışmalarım ve ilgi alanlarım için tıklayın. Copyright © "Pleksus Bilişim" girişimidir. Genellikle çalışmalar dozun ve sürenin bir yıldan fazla olduğu kişilerde omurga ve kalça kırıkları ile karşılaşılabileceğini iddia etmektedirler